Ormanı resmetmek istedim hiçbir biçime ait olmadan, hikâyem yok, canlandırmam yok sadece irrasyonel ve rastlantısal olarak motiflerim var, kimi zaman geometrik kimi zaman organik. Hepsi yüzeydeki bir dokunun içinde hayat buldu, bunu duyumsadım bunu yaptım, ağacın kabuğunda, bir derin mavide, sonsuz gökyüzünde, çölün ortasında ve bir tenin dokunuşunda… O ten ki tüm umutlarımızı ve acılarımızı barındırıyor…”
AŞKIN AKMAN
Aşkın Akman‟ın kabuğundan sıyrılmaya çalışan figürleri insanın mücadele azmini yansıtıyor. Akman, eserlerinde kimi zaman kalın bir boya tabakasıyla, kimi zamansa kontrollü bir zımpara üzerine katman katman ince boyalarla farklı teknikleri bir arada kullanıyor. Bir anlamda bu durum “ya o ya o” mantığından “hem o hem o” olmak zorunda kalan günümüz insanıdır.
Sanatçı‟nın her çalışması „resmetme arzusunun‟ hayat bulmasıdır. Figür o arzudan hiç kopmaz ve sanatla hayat arasındaki irtibatı sağlamak için her kalkışmada bir yarma harekâtı yapar. Sanatçının tualinde bu mücadelenin izi, ehlileştirilmez enerjisi duyumsanır ve bize bugünün tualinin „görme biçimleriyle‟ dolu olmasına rağmen sanat adına hala umut ederek yapılacak bir şeylerin var olduğunu gösterir.
Yalçın SADAK‟ın sergi yazısında Agamben‟den* aktardığı gibi “… piyasanın kısır döngüsüne kapılmadan, *çağdaş olanda arkaik olanın belirtilerini görebilenler; şimdiyi arkaik gösterecek biçimde çağdaşlığı deneyimleyenler ayakta kalma şansına sahip olabilirler. Aşkın Akman bu yolun yolcusudur ve yolculuğuna kefil olmamızı gerektiren bariz meziyetleri var…”