Aydınlanma
Bu sözcük, Sanayi Devrimi ile Fransız Devrimi arasında, “rasyonalite” felsefesinin doğduğu dönemin adıdır. Bu felsefenin temeli ise kişinin evrensel bilgiye yönelmesi sürecinde edindiği deneyimler ile akıl arasında bir bağ kurmasıdır.
Londra’daki British Museum’da yer alan “Aydınlanma” b.lümü, bu sürece bir yorum getirmiş ve “bilgiye yönelme”nin önemli bir yanının, dünyayı tanımak ve ona tarihsel bir anlam vermek olduğunu vurgulamıştır. Buna göre, henüz 17. yüzyıldan itibaren Doğu’dan getirilmeye başlanan tarihi eserler, Batı’daki aristokratlara ya da zengin burjuvalara satılmak için, bilgi ile donatılmak zorundaydı. .ünkü ancak o zaman bu eserler gerçek maddi değerini bulabiliyordu. Bu yüzden en büyüğünden, en kü.üğüne kadar tüm eserler hakkında çok geniş bilgiler oluşturulmuş, kitaplar yazılmış, notlar tutulmuş, haritalar çizilmiş ve olabildiği .l.üde de fotoğraflar kullanılmıştı. İşte 18. yüzyıl Aydınlanmasını destekleyen hareketlerin en önemlisi, bu bilgi toplama işidir.
Ekonomik kaygılar ile toplanan bilgiler, sonradan Batı’nın bilgi depolama alışkanlığının da kaynağını oluşturur. Böylece tarihi eserlerin maddi değerleri, yerini bir bilgi değerine bırakmaya başlar. Sonuçta yapılan şey, önemi bilinmeyen nesnelere bir “değer oluşturmak”tır. İşte şimdi bu sergi, British Museum’un yorumunu ve nesneleri sergileme yöntemini taklit etmektedir. Ana fikir eğer nesnelere bir “değer oluşturmak” ise burada yapılan şey de bir takım nesnelerin çevresinde bir “hale” yaratmaktan başka bir şey değildir.
“Hale” oluşturmak, bir değer keşfetmek ve bu keşfi meşrulaştırmak demektir.