HAYATIMIZDAKİ HAREMLER
“Hayat, insanın sabahtan akşama kadar düşündüklerinden ibarettir”demiş Emerson. Maryam Salahi de sabahtan akşama kadar resim düşünüyor ve yapıyor.
Çünkü hayatı bu.
Meryem’i tanıyalı uzun bir süre olmadı. Nişantaşı’ndaki bir galeride açtığı “Kimlikler Lütfen” adlı solo sergiyi görmek için gittiğimde 2016 ve 2017 yıllarında yaptığı resimleri sergiliyordu. Duvarlara asılmış kadın portreleri başka dünyalardan fırlayıp gelmiş gibiydi. 1982 Tebriz doğumlu bir ressamla karşı karşıyaydım. Tanıştık ve arkadaş olduk. Birkaç kez atölyesine gittim ve onun yeni sergisi için bir şeyler yazmayı sevinerek kabul ettim.
Salahi’nin resmi soyutun özgürleştirici alanında geziniyor. Bazı figürler kendini apaçık gösterirken bazıları onların arkasında gizleniyor. Bunu yapmaya o anda yani resmi yaparken karar veriyor. Resimlerinde sadece boya değil, kumaş, tül, kağıt gibi destekleyici malzemeler kullanıyor. Toplumsal cinsiyet, kadınlar, din ve aidiyet kavramları onun resimlerinin öne çıkan görüntüleri. Haram in Harem’de de bunları görüyoruz.
HaremArapça’daki “haram” sözcüğünden geliyor. Yani yasak edilmiş, yasaklanmış.
Doğuya ait bir terim olan harem, devleti temsil eden gücün (yahut sultanın) saraydaki özel alanını işaret ettiği gibi, erkek egemen bir toplumun güçsüzlüğünü ve kadınların bu toplumdaki edilgen konumunu anlatıyor.
Maryam Salahi bu sergiye Haram inHaremadını koyarak, kadının kendi kendine yarattığı çelişkileri, kendi içinde yarattığı rekabeti anlatıyor.
Salahi sergisindeki bazı resimleri 40’lı yaşlarını süren arkadaşlarından etkilenerek hazırlamış. İçsel hesaplaşmalarını hesaba katarak yeni resimler yapmış. İran-Irak savaşında mağdur olan kadınlarla başlayan resim serüvenini sürdürürken kadına dair gizleri ve kimlikleri dışa vurmaya çalışmış ve bunu başarmış. Salahi, topluma ve kadına karşı eleştirel bir söylem geliştirmiyor. Hatta ilk kez pozitif resimler yaptığını söylüyor.
Resmettiği kadınları, anneleri, annelerini taklit eden kızları, kedi-köpek figürlerini ve daha birçok şeyi İran’a uzanan geçmişinden ve kuşkusuz günümüzden beslenerek çizmiş.
“Ben beynimizde yarattığımız haremden söz ediyorum”diyor Salahi.
Salahi’nin kafasındaki haremin eski zamanlardaki haremle ilgisi yok. Kendi hesaplaşmasını resmediyor daha çok. Bireysel olmayan bir dünyayı resmediyor. Kadının toplumdaki yerini ve hayata bakışını resmediyor. Bunları yaparken başka kadınlardan, erkeklerden ve hayattan ilham alıyor.
Kendi resimlerini çoğulcu ve soyut olarak tanımlıyor Maryam Salahi. Resimlerini herhangi bir resim akımına ya da disipline sokmaya hiç niyeti yok. Onun resimleri sadece kendisine ait ve kendisi gibi. Çoğulcu, kadınsal ve daima bir şeyler anlatıyor.
“Göz dinliyor” demiş Claudel. Maryam’ın eli ise sesleniyor.
Kulak verin.